Doç.Dr. Osman Aytar û Derwich FerhoBasHaber gazetesinin “Birliğin çağrısı var, kendisi yok” manşetiyle çıkan 108. sayısında yer alan “Kürd siyasetinde güç birliği ve alternatif arayışı” dosyası, diasporadan Doç.Dr. Osman Aytar ve Derwiş Ferho’un görüşleriyle devam ediyor.
03.07.2016
Yeter Polat – M.Emin Kan – Dilan Almaz – Ahmet Özyeter – Eren Dinç

BasHaber – “Birliğin çağrısı var, kendisi yok” manşetiyle çıkan BasHaber gazetesinin 108. sayısında yer alan “Kürd siyasetinde güç birliği ve alternatif arayışı” dosyası, diasporadan görüşlerle devam ediyor.

Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nde, Rojhilat’ta ve Türkiye’deki partilerin öncelikli gündem maddesi haline gelen Kürd siyasetindeki birlik arayışlarını, Türkiye’deki Kürd siyasi parti temsilcileri BasHaber’e değerlendirdi. “Kürd siyasetinde güç birliği ve alternatif arayışı” başlıklı dosyanın giriş bölümüne buradan, dosyanın bütün haberlerine ise şuradan ulaşabilirsiniz.

1920’li yıllarda başlayan Kürd siyasetinde birlik, kongre, cephe hayali ve girişimleri, günümüzde de, kitle tabanı olmayan, genellikle kadro hareketi şeklinde varlık gösteren, sokak eylemleri yapmayan, ciddi anlamda örgütlülüğünü tamamlayamamış ve parti programı olarak birçok konuda benzeşen Kürd partilerince tartışılıyor.

Çatışmaların yaşandığı bölgelerde ana akım Kürd siyasetinin dışında kalan bu çevre ve partiler, Hendek savaşlarını sert biçimde eleştirmiş ancak ne PKK’ye ne de devlete alternatif bir tavır ortaya koyamamış, çatışmaları durdurabilecek etkinlikte dile getirdikleri gibi bir üçüncü taraf olamamıştı.

Sonuçta tüm tarafların mağduru olan halka öncülük edemeyen siyasiler, yardım gönderme faaliyetleri ile sınırlı kalındığı yönündeki eleştirilere de maruz kalmıştı. Tarafların birbirini eleştirdiği, PKK’nin şiddet ve siyaset monopolünün mağduru olduklarını ileri süren bu taraflar, çatışmalar boyunca ‘silahları susturun’ çağrıları yapmanın ötesine geçememişti.

Öte yandan PKK’nin kentlerden çekilmesi, devletin çatışmaları kimi bölgelerde bitirmesi ile ortaya çıkan tabloda; halkın siyaset ile ilişkisinde ciddi anlamda bir kırılma yaşadığı, bunun da ötesinde değer yitimine uğratıldığı, siyaset ile arasına mesafe koyduğu ileri sürülüyor.

BasHaber gazetesinin “Birliğin çağrısı var, kendisi yok” manşetiyle çıkan 108. sayısında yer alan “Kürd siyasetinde güç birliği ve alternatif arayışı” dosyası, diasporadan Doç.Dr. Osman Aytar ve Derwiş Ferho’un görüşleriyle devam ediyor.

Doç.Dr. Osman Aytar: Herkes “nerede hata yaptık” diyebilmeli

“Ülkemizin kuzeyinde öyle süreçler yaşanıyor ki, bence artık süreklileşen dönemeçlerden bahsedilebilir. Özellikle geçen yıl Dolmabahçe Mutabakatı’nın reddedilmesinden bu yana çok olumsuz süreçler yaşanıyor. Tabii ki geçmişe çakılıp kalmamak lazım, ama hendekleri savunanlardan eleştirenlere kadar herkesin kendi şapkasını önüne koyup “nerede hata yaptık?”, “neden yaptık?” diye sorarak ve bugünden itibaren yaşananlardan dersler çıkararak neler yapılması gerektiğinde yoğunlaşması lazım.”

“Dostça ve yapıcı eleştiriler esas alınmalı”

“HDP, PKK ve bağlantılı çevreleri dışında parti ve örgütler arasında da bazı farklılıklar var ve bazıları kendi güçleri oranında bir şeyler yapmak istiyorlar. Fakat bazı istisnalar dışında genelde hâkim olan, kendi pratikleri ile farklılıklar yaratacaklarına, genellikle HDP, PKK veya çevresindekilerin gündemine göre duruşlar sergiliyorlar ki bence bu en önemli handikaplardan birisidir. Her açıklamalarında devlete ve HDP, PKK veya çevresindekilere eleştiri yönelterek, amaç ne olursa olsun bir nevi her iki tarafa da ‘eşit uzaklıkta olma’ izlenimi vermeye çalışmakla ne yeni bir alternatif yaratılabilir ne de HDP, PKK veya çevresindekileri ile yeni köprüler kurulabilir. İster HDP, PKK veya çevresindekiler, ister diğer parti ve örgütler, bence her şeyden önce dostça ve yapıcı eleştirileri esas almalı, birbirlerinin sevinç ve acılarını paylaşmanın yol ve yöntemlerini bulmalılar.”

“Diasporada birlik ülkedeki gelişmelere bağlı”

“Bence bir seçim ittifakı veya başka güç ve eylem birliğinin başarı şansı, ifade etmeye çalıştığım asgari bir güven ortamında daha fazladır. Diasporadaki birlik ve dayanışma hiç kuşkusuz ülkemizin farklı parçalarında faaliyet sürdüren parti ve örgütler arası ilişkilerden doğrudan etkilenmektedir, çünkü parti ve örgütlerin de diasporada çalışmaları mevcut. Diasporada çok önemli bilgi ve deneyimler var, fakat bunların biraz da farklı parçalarda etkin olan parti ve örgütlerin yapıcı tutumlarıyla birleşmesi lazım ve bu alanda parti ve örgütlerimizin yeterince duyarlı davrandıkları kanısında değilim. Bence diasporadaki birlik ve beraberliğin anahtarlarından biri, ülkemizin farklı parçalarında özellikle bazı ‘ana akım’ parti ve örgütleri arasındaki sorunların çözümünde gizlidir.”

Derwiş Ferho: HDP dışındaki partilerin doğru stratejileri yok

“Kürd hareketi büyük bedeller vererek bu tarihi dönemece ulaştı. Kazanımlar da Kürd hareketinindir. Kürd tarafının her zaman diyalog taraflısı bir tutum ve isteğine rağmen devletin cevabı şiddet olmuştur. Kürdlerin kazanımları her dönem hususi olarak tehlike içerisine sokulmak istenmiştir. Siyaset bu duruma ancak Türk devletinin kulağını çekerek müdahalede bulunabilir. Öyle görülüyor ki HDP/PKK dışında çok sayıda Kürd partisinin, kültürel veya sosyal örgütlerinin, tarihi hataları; gözle görülür ve elle tutulur bir stratejilerinin olmamasıdır. Kendilerini yenileyemeyen, siyaset üretmeyen, sınırlı düşünen her kimse küçük kalmaya, yok olmaya mahkûmdur.”

“Bazı siyasi partilerimizin suskunlukları içler acısı”

Kuzey’de, Güney’de Doğu’da ve Batı Kürdistan’da da bu durum böyledir. Bazı Kürd parti veya örgütleri ile oturup konuşmayı bile istemeyen bazıları Kürdistanı yıkan, yakan, kitlesel katliamlar yapan sömürgeci, katil devletlerin yöneticileri ile sarmaş dolaş olabiliyorlar. 5-6 Kürd şehrinin yıkımına sessiz kalırken, Kürd halkına hayatı zehreden devletin iki asker veya iki polisinin ölümlerine üzüntülerini beyan ederler. Öyle ki Bakur’da her gün onlarca ölü, toplu yıkım ve yakma, Rojhilat’ta sokakta idamların olduğu, Başur’da on binlerce Kürd- Ezdi kadının açık arttırma ile peşkeş çekildiği, Rojava’da Kobanê gibi onlarca olayın yaşandığı bir dönemi yaşarken, bazı siyasilerimizin suskunlukları ve hatta hoşlarına gidercesine davranışları içler acısıdır.

“Kürdistani menfaatler öne çıkarılmadan birliktelik olmaz”

Başka bir husus da Güney Kürdistan’da her birinin kendi bölgesinde iktidar olan iki partinin İran ve Ankara eksenli olduklarını unutmamak lazım. Öyle görülüyor ki iki partinin başkanlarının merhabalaşmasını bile binlerce kilometre uzakta bir başka devletin sorumlularının zorlaması ile olabiliyor. 24 senedir Güney Kürdistan defacto özgür olmasına rağmen, halen birbirinden zerre kadar hesap soramayan iki yönetim var iken, onların yardım ellerine bakan Kuzey’den siyasi partilerimiz, örgütlerimiz hangi birliktelik davranışını sergileyebilirler? Haliyle Bakur, Rojhilat, Rojava ve hatta Başur’lu parti ve örgütler, radikal bir tutum izlemeden, bu duruma çok net ve acil müdahale etmeden ve bu iki parti siyasette Kürdistani menfaatler doğrultusunda değişikliğe gitmeden ne Kuzey’de, ne de başka bir yerde birlikte siyasi davranmanın imkanı yoktur. Ve nitekim seçimlerin öncesinde HDP/PKK muhalifi çok sayıda parti sorumluları, aşiret ileri gelenleri, korucubaşları ve aydın dediğimiz şahısların AKP’yi Kuzey Kürdistan’da daha da güçlendirmek için nerede toplandıklarını ve kimin öncülük ettiğini yeri ve zamanı geldiğinde açıklanacak.

“Diaspora, ulusal menfaatleri etrafında birleşmeli”

HDP’ye karşı AKP’yi Kürdistan’da güçlendirme inisiyatifinin kime ne kadar hizmet edeceği de belli olsa gerek. Diasporada Kürdler, ulusal menfaatleri göz önüne alarak birlikte hareket etmelidirler. Avrupa Birliği üyesi 28 ülkenin imkanlarından nasıl fayda göreceğimizin bilincinde hareket ederek, kendi mücadelemize çok fazla fayda sağlayabiliriz. Bunu yapamamak bizim toplum olarak eksiklikliğimizdi. Demokratik ilkeler çerçevesinde birliklerimiz ortak hareket edebilir ve çok şey elde edebiliriz.”

“Birliğin çağrısı var, kendisi yok” dosyasının diğer haberlerine ulaşmak için tıklayın. (Güncellenmektedir.)

(M.E)

F
E
E
D

B
A
C
K